Orhan Gencebay, Türk Arabesk Müziğinin kurucularından..
POPÜLER MÜZİKLER

ARABESK MÜZİĞİN KISA TARİHÇESİ

Melih Duygulu

Türk müziğinin geçen yüzyıl içinde yaşadığı değişim süreci, müziğin tüm unsurlarıyla birlikte anlayışını da etkisi altına almıştır. Bu unsurlar, çalgılar ve bunların kullanım biçimlerinden melodi seyrine, usul yapısından türlere kadar geniş bir müzikal çerçevede karşımıza çıkar. Türk modernleşmesinin müzik dünyasındaki yansımaları biçiminde yaşanan bu süreç, son seksen yıldan beri piyasa ile de ilişkilenmektedir. Müziğin her dönemde bir biçimiyle yaşadığı piyasa boyutu, son dönemde artık büyük bir sektör olarak karşımıza çıkıyor. Müzik üzerinden algılanan yeni bir dünyada müzikal öğelerin çeşitlenmesi ve yeniden oluşturulması da büyük önem arz etmektedir. Toplumsal değişim ve bunun getirdiği yeni anlam dünyasının yeni müzik türlerini de doğurması kaçınılmaz bir sonuçtur. Böylelikle oluşturulan sistem, değişimin müziğini yaratmış olmaktadır.

Türkiye’nin son seksen yılında yaşadığı yoğun müzikal batılılaşma hareketi eş zamanlı olarak toplumsal değişimin de yaşandığı dönemdir. Her toplumsal değişim yeni anlayışları, farklı fikir hareketlerini, yeni estetik değerleri beraberinde getirir. İşte yaşadığımız Arabesk müzik süreci de böylesi bir değişim sürecinin hemen başlangıcında ortaya çıkmış yeni bir anlayışın ürünüdür. Biz Arabeski üç dönemde ele alıyoruz: İlk /Erken Dönem, Orta Dönem /Gelişme Dönemi ve Yakın Dönem...

Türk halk müziğinin tüm teknik öğelerini bünyesinde barındıran Arabesk müzik, ilk veya erken dönem adını verdiğimiz 1930 ile 1950 yılları arasında yine halk müziğinin kendine özgü yapısını farklı kültürlerin müzik unsurlarıyla bezeyerek ortaya çıkmıştır. Arabesk müziğin temelinde olan kültürel çeşitlenme, Türk halk müziğinin kendi yerel özelliklerinden sıyrılarak, öncelikle yakın kültürlerin, sonrasında da giderek kendisine benzemeyen kültürlerin müzikleriyle bezenmesi biçiminde şekillenmiştir. İlk dönemde “Arabesk” adı bilinmemekle birlikte Arabesk müziğin önemli kriterlerinden olan Piyasa/Sektör boyutu  yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştı.

İkinci olarak sayabileceğimiz Orta veya Gelişme dönemi Arabeskin toplumsal koşullarını daha da olgunlaştırmıştır. Toplumdaki ekonomik çalkantılar, toplumsal kimlik çatışmaları ve siyasi olaylar, köylü kentli kültürünün ayrışması ve sınıfsal farklılıkların ayrılığa dönüşmesi , Arabesk müziğin ve elbette böyle bir anlayışın oluşmasındaki başlıca etmenlerdendir. 1950’li yıllarda başlayan bu süreç 1980’li yıllara kadar sürmüştür. İlk olarak Orhan Gencebay’ın kendine özgü müziği için medyanın kullandığı bu terim sonraları Türkiye’deki müzikal türlere uymayan tüm müzik yapıları için kullanıldı. Özellikle “yoz müzik”, “gecekondu müziği”, “minibüs müziği” adlarıyla anılan arabeskin sözlerindeki umutsuzluk belirten temalar, dertli ifadeler bu müziğe karşı tepkilerin temelinde yer alıyordu. Bu dönem zengin fakir, köylü kentli, gibi toplumsal kesimlerin arasındaki uçurumun gitgide açıldığı bir dönemdir. Dönemin siyasal faaliyetleri bu durumu daha da kızıştırmıştır. Arabesk müziğin gelişmesi için gereken destek ne bir kurum ne de bir devlet desteği ile gerçekleşmiştir. Bunun tam aksine Arabesk müzik 1970’li ve 1980’li yıllarda devlet televizyonları tarafından yasaklanmış bir müziktir. Bu tamamıyla sivil inisiyatifle ve müziğin sektörel alt yapısıyla oluşmuştur.

Üçüncü ve son dönem ise 1980’li yıllarla başlar ve günümüze kadar uzanır. Bu dönemde batının popüler kültürleri destekleyen ve markalaşmaya yönlendiren tutumu sayesinde müzikte de bu yönlü eğilimler artmıştır. Artık Arabesk için ne gecekondu müziği, ne de minibüs müziği yakıştırmaları bu türü tanımlamaya yetmemektedir. Değişen sosyal, ekonomik, kültürel koşullar her türlü müzikte olduğu gibi arabeski de etkisi altına almıştır. Değişimin müziği olan arabesk değişimin bir parçası konumuna gelmiştir. Popüler müziklerin vazgeçilmez öğelerinden olan sektör boyutu popüler bir müzik olan arabeskin de  vazgeçilmezleri arasındadır. Dolayısıyla para, marka, şöhret, reklam vs. gibi popüler kültür elemanları arabesk müziğin satışı, sunumu hatta üretimi için de gerekli hale gelmiştir.

Bu son dönemde arabeskin özellikle müzik boyutunda önemli değişimler gözlenmektedir. İlk dönemlerde bir erkek şarkıcının dört-beş çalgıdan oluşan çalgı topluluğu eşliğinde söylediği bu yeni türde orta dönemden itibaren yaylı, vurmalı ve nefesli çalgıların gerek nitelik gerekse nicelik açısından hakimiyeti söz konusu olmaktadır. Son dönemlerde ise popüler müziklerin yapısında görülen her türlü çalgısal ve vocal uygulamaya imkan veren bir yapı oluşmuştur.   Ayrıca artık bu müzik türünün pazarında yer alan alıcı/dinleyici kitle ilk dönemlerde olduğu gibi köylü, kenar mahalle sakini, işçi vb. kesimlerle sınırlı değildir. Büyük şehirlerin zengin semtlerindeki müzikhollerde, gazinolarda, barlarda ve her türlü eğlence yerinde çalınan ve söylenen bir müzik türüdür artık. Türk müzik kültürünün batılı kültür akımlarıyla değişime uğradığı dönemlere kadar götürebileceğimiz arabesk, kitleselleşen müzik kültürünün en verimli türlerinden birisi olarak bugün hâlâ varlığını sürdürmektedir.

Seçilmiş Kaynakça:

Yılmaz Öztuna, Türk Musikisi: Teknik ve Tarih, istanbul 1987.
Cinuçen Tanrıkorur, Türk Müzik Kimliği,  İstanbul 2004.
Onur Akdoğu, Türk Müziğinde Türler Ve Biçimler, İzmir 2003.
Martin Stokes, Türkiye’de Arabesk Olayı, İstanbul 1998.
Nazife Güngör, Sosyo kültürel Açıdan Arabesk Müzik,İstanbul 1993.
Meral Özbek, Popüler Kültür ve Orhan Gencebay Arabeski, İstanbul 1991.
Melih Duygulu, Sarı Kurdela-Malatyalı Fahri Kayahan, CD/Kitap, İstanbul 2000.