TÜRK MÜZİĞİ SÖZLÜĞÜ

A B C D E F G H I K L M N O P R S T U V Y Z

Dabıl (=Dabılga)

Bkz. Davul

Dağî

Kentlilerin yerel ezgi söyleme üslubunu tanımlamak için kullandıkları bir terim. Dağî Hüseynî, Dağî Hicaz, Dâğî Şarkı, Dâğî Türkü gibi birleşik kullanımları vardır.

Dâğî Beyâtî

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış birleşik makam. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Dâğî Köçekçe

Köçekçe takımlarının repertuarına dağî karakterdeki türkülerden alınan parçalara verilen isim.

Daima

Bir ifadenin ya da temponun sürekli devam etmesini öngören terim. Sempre (it.).

Dâire

Vurmalı bir halk çalgısı. Bkz. Def.

Dâire-zen

Daire çalan kişilere verilen isim.

Damaak (Damak)

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış makam. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Dambıra

Tambura. Bkz. Tambura.

Dan

Kazaklarda tefe verilen isim.

Dânişverân

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış birleşik makam. Günümüze bir örneği ulaşmıştır.

Darabân

Bkz. Vuruş.

Dap

1. Kırgız ve Özbeklerde tef.
2. Vurmalı çalgılarda deriye yapılan her bir vurgu. Darb da denir.

Darb

1. Klâsik Türk müziğinde sağ ve sol eli dizlere vurmak suretiyle uygulanan usûllerin her bir vuruşuna verilen isim.
2. Klâsik Türk müziğinde kullanılmış bir form.

Darb-engîz

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış 10 süreli bir küçük usûl.

Darbeniyye

Klâsik Türk müziğinde sadece Yavuz Yektay'ın kullanmış olduğu 33 süreli usûl. Yektay tarafından
Türk Aksağı, Semâî, Müsemmen, Evfer ve tekrar Müsemmen usûllerinin birleştirilmesiyle meydana getirilmiştir.

Darbeyn Usûlleri

Klâsik Türk müziğinde büyük usûl çeşitlerinden ikisinin bir veya iki kez ard arda getirilmesiyle oluşturulan ikili usûllere verilen isim. Daha ziyade peşrev, kâr ve beste formunda bestelenmiş eserlerde rastlanan bir usûl türüdür. Çeşitli eserlerde karşılaşılan darbeyn usûlleri şunlardır: 1) Fer ve Muhammes usûllerinin birleştirilmesiyle oluşan 48 süreli usûl ve Sakıyl usûlü, 2) Nîm Sakıyl ve Berefşan usûllerinin birleştirilmesiyle oluşan 56 süreli usûl, 3) Devr-i Kebîr ve Berefşân usûllerinin birleştirilmesiyle oluşan 56 süreli usûl, 4)  İki adet Remel ve Muhammes usûlünün birleştirilmesiyle oluşan 88 süreli usûl ve Darb-ı Feth usûlü, 5) İki adet Frengî Fer ve yine iki adet Devr-i Kebîr usûlünün birleştirilmesiyle oluşan 116 süreli usûl, 6) Üç adet Frengî Fer ve Berefşân usûlünün birleştirilmesiyle oluşan 118 süreli usûl, 7) İki adet  Remel ve iki adet  Muhammes usûlünün birleştirilmesiyle oluşan 120 süreli usûl ve Zencîr usûlü, 8) İki adet  Devr-i Kebîr ve yine iki adet Berefşân usûlünün birleştirilmesiyle oluşan 120 süreli usûl, 9) Nîm Sakıyl, Sakıyl, Fahte ve Berefşan usûllerinin birleştirilmesiyle oluşan 124 süreli Çâr-Usûl.

Darb-ı Cedîd

Klâsik Türk müziğinde Abdülkâdir Merâgî tarafından meydana getirilmiş 14 süreli usûl.

Darb-i Fetih (Zarb-ı Fetih)

Klâsik Türk müziğinde kullanılan 88 süreli büyük usûl. Bazı teorisyenlere göre Sofyân, Yürük Semâî, üç adet Sofyân, üç adet Yürük Semâî, iki adet Sofyân, Yürük Semâî, üç adet Sofyân, üç adet Yürük Semâî, iki adet Sofyân, Yürük Semâî ve bir Nîm Hafîf usûlünün birleştirilmesiyle meydana getirilmiştir. Bazı teorisyenlere göre ise aslı Abdülkâdîr Merâgî tarafından 98 süreli bir usûl olarak tasarlanmış olmakla birlikte, daha sonra Osmanlı müziğinde Sofyân, Yürük Semâî, beş adet Sofyân, iki adet Yürük Semâî, Sofyân, Yürük Semâî, beş adet Sofyân ve bir Nîm Hafîf usûlünün birleştirilmesiyle meydana getirilmiş olan 88 süreli bir usûl olarak kullanılmıştır. Peşrev ve beste formunda bestelenmiş bazı eserler ile askerî müzikte rastlanır.

Darb-ı Hüner

Klâsik Türk müziğinde kullanılan 38 süreli büyük usûl. Varda Kosta Ahmet Ağa tarafından dört adet Sofyân, bir Yürük Semâî ve dört adet Sofyân usûlünün birleştirilmesiyle meydana getirilmiştir. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Darb-ı Kasîr

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış usûl. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Darb-ı Kumriyye

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış 5 süreli küçük usûl.

Darb-ı Peşrev

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış küçük usûl. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Darb-ı Şâhî

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış 30 süreli büyük usûl. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Darb-ı Tavîl

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış büyük usûl. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Darb-ı Türkî (Türkî Darb)

Klâsik Türk müziğinde kullanılan 18 süreli büyük usûl. Yürük Semâî ve üç adet Sofyân usûlünün birleştirilmesiyle meydana getirilmiştir. Tevşîh, salât, ilâhî ve nâ't gibi dinî formlar ile kâr, beste ve şarkı gibi din dışı formlarda kullanılmıştır.

Darbuka

Türk müziğinde kullanılan, toprak ya da madenden yapılan, genişten dara doğru boğumlu, geniş tarafına deri gerilerek çalınan vurmalı bir çalgı. Dümbelek, dümbek, dümbeke, delbek, deblek gibi yöresel söyleniş biçimleri vardır.

Darbü'l-Hadîd

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış 14 süreli küçük usûl. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Darbü'l-Mieteyn (=Devr-i Mieteyn)

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış 200 süreli büyük usûl. Abdülkâdir Merâgî tarafından Timur'un torunu ve veliahdı Muhammed Mirzâ şerefine meydana getirilmiştir. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Darbü'l-Rebî

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış 24 süreli büyük usûl. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Dâstan

Bkz. Destan.

Dattiri

Isparta'da kıvrak zeybek havalarının genel adı.

Davlunbaz (=Davulbaz)

Büyük davul.

Davul

45 ile 90 cm arasında değişen ebatlardaki kasnağın her iki tarafına da kalın iplerle deri gerilmek suretiyle oluşturulan tokmak ve çubuk adı verilen araçlarla çalınan vurmalı halk çalgısı. Davul ve zurna açık hava ve meydanların vazgeçilmez ikilisi olarak tarihin derinliklerinden bugüne gelen iki çalgıdır. Türk halk müziğinin Anadolu sahasındaki en yaygın iki çalgısıdır. Yalnızca eğlencelerin değil her türlü sportif faaliyetin de ortamında davul kullanılır. Davulun çalış teknikleri yörelere göre değişen karakterler taşır.

Dayangan

Israrla.

Dayatarak

Bir temponun ya da nüansın ısrarla sürdürülmesi ya da vurgulanması. Bkz. Dayangan.

Deblek

Dede

Alevi-Bektaşî ve Mevlevî tarikatlarında âyîni yöneten tarikat lideri, pir. Bilhassa Anadolu Alevileri arasında pek çok dede, dinsel âyîn yönetmenin yanında, toplantının müzikal uygulamalarını da idare eder ve kendisi bağlamasıyla deyiş, duvaz, semah vd. türlerden örnekleri çalar ve söyler. Bir çok dede bu bakımdan zâkirlik görevini de üzerine almıştır. Bkz. Zâkir.

Dede Sazı

Doğu Anadolu bölgesi Aleviliğinde sıkça rastlanan küçük boy bağlamalara verilen isim. Bkz. Cura.

Def (=Tef)

Türk müziğinde kullanılan vurmalı çalgı. Kasnağın bir tarafına deri gerilerek meydana getirilmiştir. Zilli ve zilsiz olmak üzere iki çeşidi mevcuttur.

Def-zen

Türk müziğinde def çalan kişiye verilen isim.

Değişim

Değişimleme işareti ile yükselterek veya alçaltarak bir notanın ilk sesinin tadil edilmiş bulunmasına değişim denir. Bir değişim, ya geçici ya temelli olur. Ses değişimine ayrıca mutasyon da denilir. Alterasyon.

Değiştirme İşaretleri

Bir ses dizgesinde yer alan seslerin değişimini sağlayan işaretlere verilen isim. Sesin kalınlık veya inceliğini belirtmek için kullanılır.

Dej

Tunceli yöresinde deyiş'e verilen isim.

Deli Hasanî

Irak Türkmenleri arasında yaygın bir uzun hava türü. Hoyrat.

Dem

Melodi çalan bir çalgıya yalnız uzun seslerle eşlik etme işi. Dem tutma da denir. Yaylı ve nefesli çalgı toplulukları arasında sıklıkla kullanılan dem veya dem tutma çok sesliliğin (polifoni) de başlangıcı sayılır. Anadolu sahasında çok nadir olarak sesle yapılan dem tutmaya rastlanabilir.

Dem düdüğü

Trakya Gaydasının tek ses veren parçalarından biri. Dem düdüğü sürekli aynı sesi vererek bir tür pedal görevi görür; böylelikle ortaya bir tür polifonik müzik çıkar. Tulum üflemeli çalgılardan Gayda da dem düdüğü olduğu halde aynı ailenin Karadeniz'deki versiyonu olan tulumda dem düdüğü kullanılmaz.

Deme

Bkz. Deyiş.

Demece

Karşılıklı söyleşme biçiminde türkü söyleme, bir tür atışma.

Denek

Prova. Bir müzik ya da sahne eserini konser öncesi çalışmak,prova etmek.

Depki

Vurma, tepme. Buradan hareketle vurmalı çalgılara depki çalgılar denildiği olur.

Deramed

Mugam adı verilen serbest tartımlı ezgilerden önce çalınan kısa çalgısal bölüm. Daha çok Azerîler arasında bilinir.

Derbeder

Kuzey ve Doğu Anadolu'da kullanılan âşık makamı. Hicaz çeşnili bir ezgi olup uzun hava tarzında seslendirilir.

Derece

Bir ses dizgesinde yer alan her bir perdeye derece ismi verilir.

Derleme

Halk kültürüne ait her türlü birikimi folklor disiplininin kendine özgü kurallarıyla toplama işi. Bu tür faaliyetler 20.yüzyılın başlarından itibaren Türk topluluklar arasında yoğun bir biçimde yapılmaktadır. Müzik derlemeciliği ise ayrı bir uzmanlık alanı olup, geniş bir müzik ve repertuar bilgisi yanında çözümlemeci bir uzmanlık formasyonu gerektirir.

Derlemece

Farklı eserlerin bazı parçalarının peşpeşe getirilerek çalınması ve bu şekilde oluşturulan dağarcık. Potpuri

Derlemeci (=Derleyici)

Halk kültürünü derleme işlemini mesleki formasyona uygun bir biçimde yapan kişi.

Derli

Ses uyumu. Bu tabir daha çok Klâsik Türk Müziği mensupları arasında kullanılmış olup günümüzde kullanılmamaktadır.

Dersiz

Ses uyumsuzluğu. Bu tabir daha çok Klâsik Türk Müziği mensupları arasında kullanılmış olup günümüzde kullanılmamaktadır.

Dervîş Borusu

Boynuzdan yapılan üflemeli bir çalgı. İsrafil'in "sur" adı verilen borusunu takliden yapıldığı rivayet edilir. Pek çok dinde bu türden tek ses çıkaran üflemelilere rastlanmakla birlikte İslamın cami müziği uygulamalarından çok tarikat çevrelerinin müziklerinde kullanılmıştır. Derviş borusu ile ezgi çalınamadığı için bir eşlik sazı fonksiyonu yoktur. Bkz. Nefir.

Destan

Her türlü kişisel ve toplumsal olayı tarihsel derinliği bağlamında ele alan uzun şiir. Konularına göre değişen isimler almakla beraber pek çok destan ağıt özelliği de göstermektedir. Destanların müzik özellikleri yöreden yöreye değişiklik gösterir. Bunların büyük bir çoğunluğu uzun hava tarzında serbest tartımlı ezgilerden oluşur.

Deste

Çalgı ve ses öbeği oluşturacak biçimde kurulan müzikal birliktelik.

Destek

Destgâh

Azerbaycan ve İran halk müziğinde bir makam bütünlüğü içinde çeşitli bölümlerin oluşturduğu bütün.

Detaşe

Bağsız seslendirme. Notaların bağsız yazılması ve birbirinden ayrı olarak seslendirilmesi. Yaylı çalgılarda, birbirinden ayrı, bağımsız sesler üretmek üzere yayın kullanım özelliği. Staccato (it.).

Detone (etmek)

Detonlamak, falso söylemek, sesi düşmek. Bir sesin, olması gereken perdenin, tonalitenin, modun, makamın dışına çıkması. Ses düşmesi.

Devîr

Klâsik Türk müziğinde bir ölçü içerisinde tamamlanan usûl bütününe verilen isim.

Devre

Devrecik

Küçük cümlelerden oluşan nağmeler, küçük devre.

Devr-i'Adl

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış 56 süreli usûl. Abdülkâdîr Merâgî tarafından Şâhruh adına meydana getirilmiştir.

Devr-i Hindî

Klâsik Türk müziğinde kullanılan 7 süreli küçük usûl. Semâî ve Sofyân usûllerinin birleştirilmesiyle meydana getirilmiştir. Şarkı, ilâhî, türkü, köçekçe gibi formlarda ve saz semâîlerinin dördüncü hânelerinde kullanılmıştır.

Devr-i Kebîr

Klâsik Türk müziğinde kullanılan 28 süreli büyük usûl. Sengin Semâî, iki adet Sofyân, Sengin Semâî ve iki adet Sofyân usûllerinin birleştirilmesiyle meydana getirilmiştir. Velveleli çeşidine "Muzâaf Devr-i Kebîr" adı verilir. Kâr, tevşîh, ilâhî, Âyîn-i Şerîf, beste ve peşrev gibi formlarda kullanılmıştır.

Devr-i Remel

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış 12 süreli küçük usûl. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Devr-i Revân (=Âyîn Devr-i Revânı)

Klâsik Türk müziğinde kullanılan 14 süreli küçük usûl. Semâî, Sofyân, Semâî ve tekrar Sofyân usûllerinin birleştirilmesiyle meydana getirilmiştir. Mevlevî müziğinde âyînlerin birinci selâmında ve kâr, peşrev, beste, şarkı, ilâhî, tevşîh gibi formlarda kullanılmıştır.

Devr-i Şâhî

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış 60 süreli bir büyük usûl. Abdükâdîr Merâgî tarafından Sultan Ahmed Celâyir adına (şerefine) meydana getirilmiştir. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Devr-i Tûrân

Klâsik Türk müziğinde kullanılan 7 süreli küçük usûl. Semâî ve Sofyân usûllerinin birleştirilmesiyle meydana getirilmiştir. Şarkı, türkü, köçekçe, ilâhî gibi formlarda ve saz semâîlerinin dördüncü hânelerinde kullanılmıştır.

Deyiş

1. Halk arasında, demek, söylemek anlamında kullanılan terim. Bu anlamlarını içermesi bakımından her türlü türkü, mâni, hava, ezgi için kullanılagelmektedir.
2. Alevi-Bektaşî toplulukları arasında cemin giriş kısmında çalınan çoğunlukla dinî-mistik içeriği olan türü ifade eder, ki daha çok dinî temalar işlenir ve müzik de bu doğrultuda bir anlamla söze eşlik eder.
3. Halk müziği içinde yer alan türlerin şiir kısmı. Daha çok Alevi-Bektaşî müziği içinde yer alan mersiye, nevruziye, semah gibi türlerin söz, şiir kısımları.

Deyişme

Türkü, mâni türü ezgilerin karşılıklı söylenmesi. Âşıkların karşılıklı atışması.

Deynek

Davul çalmada kullanılan tahtadan yapılmış sopaya verilen isim.

Dımıdan

Teke Yöresindeki kadınların oynadıkları oyun ve buna eşlik eden ezgi.

Dıngıra

Bağlama tipli çalgılara verilen genel bir isim. Aslı tıngırdamak/tıngırdatmak fiilinden türediği bilinmekle birlikte Tambura'nın halk ağzındaki şekli olduğu da söylenmektedir. Bkz. Tambura.

Dik

1. Tiz ve ince ses için kullanılan bir terim. Dik ses veya dik perde halk arasında çok sık kullanılan tabirlerdir.
2. Klâsik Türk müziğinde bir sesin birkaç koma inceldiğini belirten ve incelen sesin isminin önüne getirilerek kullanılan terim.

Dik Acem

Klâsik Türk müziğinde tiz sekizlideki koma diyezi almış (fa) veya büyük mücenneb bemolü almış (sol) sesi.

Dik Acem-Aşîran

Klâsik Türk müziğinde orta sekizlideki koma diyezi almış (fa) veya büyük mücenneb bemolü almış (sol) sesi.

Dik basmak

Bir sesi kendi normal konumundan daha ince çıkarmak, çalgı kullanımında sesi tiz icrâ etmek.

Dik Buselik

Klâsik Türk müziğinde orta sekizlideki koma bemolü almış (do) sesi.

Dik Geveşt

Klâsik Türk müziğinde orta sekizlideki büyük mücenneb diyezi almış (fa) veya koma bemolü almış (sol) sesi.

Dik Hicâz

Klâsik Türk müziğinde tiz sekizlideki büyük mücenneb diyezi almış (do) veya koma bemolü almış (re) sesi.

Dik Hisâr

Klâsik Türk müziğinde tiz sekizlideki büyük mücenneb diyezi almış (re) veya koma bemolü almış (mi) sesi.

Dik Kürdî

Klâsik Türk müziğinde orta sekizlideki küçük mücenneb diyezi almış (la) veya bakiyye bemolü almış (si) sesi.

Dik Mâhûr

Klâsik Türk müziğinde tiz sekizlideki büyük mücenneb diyezi almış (fa) veya koma bemolü almış (sol) sesi.

Dik Sünbüle

Klâsik Türk müziğinde tiz sekizlideki küçük mücenneb diyezi almış (la) veya bakiyye bemolü almış (si) sesi.

Dik Şehnâz

Klâsik Türk müziğinde tiz sekizlideki büyük mücenneb diyezi almış (sol) veya koma bemolü almış (la) sesi.

Dik Zengûle (Zirgüle)

Klâsik Türk müziğinde orta sekizlideki büyük mücenneb diyezi almış (sol) veya koma bemolü almış (la) sesi.

Dil

1. Zurna, mey, sipsi gibi üflemeli çalgıların uç kısmına takılan küçük kamış.
2. Nefesli çalgılarda gövdenin uç kısmı yarılarak yapılan ve çalgının ötümünü sağlayan kısım.

Dil-Ârâ

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış birleşik makam. Ârif Mehmet Ağa tarafından meydana getirilmiştir. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Dil-Âviz

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış birleşik makam. Abdülbâki Nâsır Dede tarafından terkip edildiği sanılmaktadır. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Dildâr

Klâsik Türk müziğinde kullanılan birleşik makam. Abdülbâki Nâsır Dede tarafından Nevâ ve Rast makamlarının temel dizilerinin birleşmesiyle meydana getirilmiştir. Karar sesi rast (sol)'tır.

Dil-Efrûz

Klâsik Türk müziğinde kullanılan birleşik makam. Karar sesi yegâhtır.

Dilkeş-Haverân

Klâsik Türk müziğinde kullanılan birleşik makam. Dügâh (la) sesi üzerindeki (yerinde) Hüseynî makamı dizisine ırak (bakiye diyezi almış fa) sesi üzerine aktarılmış bir Segâh dörtlüsünün veya Irak makamı dizisinin bir kısmının eklenmesiyle meydana getirilmiştir. İnici bir seyir özelliğine sahiptir. Karar sesi ırak (bakiye diyezi almış fa), güçlü sesleri hüseynî (mi) ve dügâh (la)'tır. Asma kararları, Hüseynî makamının da asma kararları olan neva (re) sesi üzerine aktarılmış Bûselik, çargâh (do) sesi üzerinde Çargâh, nevâ sesi üzerinde inici Rast, çargâh sesi üzerinde inici Pençgâh ve hüseynî (mi) sesi üzerine aktarılmış Hüseynî çeşnileri ile segâh (koma bemolü almış (si) sesi üzerine aktarılmış Segâh üçlüsü, tam veya eksik Ferahnâk beşlisi ve Segâh çeşnisidir.

Dil-Keşîde

Klâsik Türk müziğinde kullanılan birleşik makam. Dügâh (la) sesi üzerindeki Hüseynî makamı dizisine yegâh (re) sesi üzerindeki Ferahfezâ makamı dizisinin eklenmesiyle meydana getirilmiştir. İnici bir seyir özelliğine sahiptir. Karar sesi yegâh (re), güçlü sesi hüseynî (mi)'dir. Asma kararları Hüseynî ve Ferahfezâ makamlarının da asma kararları olan çargâh (do) sesi üzerinde Çargâh, dügâh (la) sesi üzerine aktarılmış Hüseynî çeşnileri, segâh sesi üzerinde Segâh ve Ferahnâk beşlisi ve Segâh üçlüsü ile nevâ (re) sesi üzerine aktarılmış Bûselik, çargâh (do) sesi üzerinde Çargâh, dügâh (la) sesi üzerine aktarılmış Kürdî ve Hicâz, rast (sol) sesi üzerine aktarılmış Bûselik ve acemaşîrân (fa) sesi üzerine aktarılmış Çargâh çeşnileridir.

Dil-Küşâ

Klâsik Türk müziğinde kullanılan birleşik makam. Ârif Ağa tarafından meydana getirilmiştir.

Dilli üflemeli

Anadolu'nun hemen her yerinde rastlanan, düdük ve kaval gibi çalgılardan oluşan aileye verilen isim.

Dilli Düdük

Dilli kavalın diğer ismi.

Dil-Nevâz

Klâsik Türk müziğinde kullanılan birleşik makam.

Dil-Nişîn

Klâsik Türk müziğinde kullanılan birleşik makam. Hüseynî ve Rast makamlarının birleştirilmesiyle meydana getirilmiştir. Karar sesi rast (sol)'tır.

Dil-Rübâ

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış birleşik makam. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Dil-Sûz

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış birleşik makam. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Dindarca

Dine olan bağlılığı göstererek veya dinî içeriği öne çıkararak. Zâhidane.

Din Dışı Müzik

Klâsik Türk müziğinde, teorisyenler tarafından sözlü müzik formları içerisine dâhil edilen bir kategori. İnsan yaşamında yer alan her türlü konu bu türün içerisinde yer alabilir. Din dışı bir eser bestelerken seçilen makam ve usûllerin de dünyeviliği çağrıştıracak biçimde olması gerekmektedir. Taksîm, Peşrev, Medhal, Saz Semâîsi, Longa, Sirto, Oyun Havası, Aranağme gibi çalgısal formların dinî bir amaca yönelik bestelenmemiş olan çeşitleri ile Kâr, Kâr-ı nâtık, Kârçe, Beste, Ağır Semâî, Yürük Semâî, Gazel, Şarkı, Türkü, Köçekçe gibi sözlü formlar bu kategoride yer alır. Din dışı müzik halk müziği ve klasik müzikte yalnızca formal bakımdan değil, farklı üslûplarda da karşımıza çıkmaktadır.

Dinî Müzik

Klâsik Türk müziğinde, teorisyenler tarafından sözlü müzik formları içerisine dâhil edilen bir kategori. Tamamıyla din temalı veya inanca deygin konuları içeren bu müzik türünün yalnızca sözleri değil, makam yapısı da ruhun direnliklerine nüfuz edilmek üzere konumlandırılmıştır. Başlıca, Âyîn, Na't, Durak, Mirâcîye, İlâhî, Tevşih, Şugûl, Ezan, Mahfel sürmesi, Tekbîr, Temcîd, Tesbîh, Salât, Selâm, Münâcaat, Mevlîd gibi formlar bu kategoride yer alır. Tarîkat ve tekke müziklerinde çeşitli çalgısal formlar da dinî amaca yönelik icrâ edilebilmektedir. Dinî müzik formları halk müziğinde ve klasik müzikte yalnızca formal bakımdan değil, farklı üslûplarla da karşımıza çıkmaktadır.

Dinletim (=Dinleti)

Bir müzik eserinin dinleyiciye sunulması, dinleyicilerin karşısında icrâ edilmesi.

Diplofonluk

Direktör (=Direksiyon)

Orkestra şefi, orkestrayı yöneten kişi. Orkestra yönetmek.

Dissonans (aralık)

Birbiriyle kaynaşmayan iki ya da daha fazla sesin birleşmesi. Kakışımlı. Konsonant'ın tersi. Bkz. Uyuşmazlık.

Diş

Klavyenin dokunağı. Tuş.

Dîvân

1. Türk müziğinde kullanılan bir form. Şarkı formu ile benzerlikler taşımakla birlikte, söz ve üslûp bakımından şarkı formundan ayrılır. Halk edebiyatındaki şekli dîvan şiiri formundan kaynaklanmaktadır. Genellikle belirli bir usûl ile ölçülmüş ve ölçülmemiş iki kısımdan oluşur.
2. Türk halk müziğinde hece ve aruzun çeşitli vezin biçimlerini esas alan bir uzun hava türü.
3. Türk halk edebiyatında bir şiir türü.

Divanî

Halk şairlerince divan'a verilen isim. Yerli Divanisi, Mereke Divanisi gibi çeşitleri vardır.

Divan Sazı

Bağlama ailesinde yer alan çalgıların ebat olarak en büyüğü.

Diyafoni

1. İki sesli, iki partili müzik.
2. Antik Yunan ve Roma müzik kültürlerinde uyuşumsuz aralıklara verilen isim.

Diyatonik dizi

Avrupa müziğinin temel dizisi olarak belirlenmiştir. Tampere sistemle düzenlenmiş bir sekizlinin içerisindeki tam ve yarım perdelerden kurulmuş olan dizidir. 1+1+1/2+1+1+1+1/2 perdeden oluşur.

Diyez

Önüne yazıldığı notayı olduğundan yarım perde tizleştiren müzik işaretidir(#).

Dizek

Porte. Üzerinde notaların yazıldığı paralel beş yatay çizgi. Çizgileri aşağıdan yukarıya sayılır. Çizgiler arasında kalan yerlere ise "boşluk" denir. Mıstar ya da cetvel de denir.

Dizi

Gam, skala veya ses merdiveni. Türkçe'de "ses dizisi" teriminin kısa söylenişi olan dizi kelimesi sıkça kullanılmaktadır. Dizi, perdelerin özel kurallara göre sıralı ve bir müzik sistemine temel oluşturan belirli sıralanışıdır.

Doğaçlama (=Doğmaca)

1. Müziği doğaçtan, hayal ederek, irticâlen çalmak ya da söylemek.
2. Âşıkların bir konu üzerine düşünmeden, o anda şiir söyleyip çalgı çalmalarını ifade eden terim. Kuzey Anadolu'da irtical terimi de aynı anlamıyla kullanılır. Klasik Türk müziğinde de çalgı ile yapılan doğaçlamalara taksîm, ses ile yapılanlara ise Gazel adı verilir.

Doğal

Naturel, Ses dizgesinde yer alıp da hiç bir değişime maruz kalmamış olan ses. Bkz. Bekar.

Doğal ton

Herhangi bir nedenle hiçbir değişime uğramamış olan perde. Naturel ton.

Doğuşkanlar

Ses veren bir cisim, bir tel ya da bir boru titreştiği zaman, ana sesle birlikte ikincil, üçüncül, dördüncül sesler duyulur. Ana sesin yanı sıra, daha hafifi işitilen bu öteki farklı seslere doğuşkanlar ismi verilir. Bkz. Armonikler.

Dokunak

Klavye. Piyano, org ve bu gibi çalgıların perdeliği.

Dokunmak

Dokunmalı (klavyeli) çalgıları icrâ etmek.

Dokunuş

Bir çalgıyı çalmak için parmaklarla klavyeye ya da tellere dokunma. Tuşe

Dokunut

Dokunmalı çalgıları icrâ sırasında hangi parmakların dokunağa basacağının nota üzerinde numaralarla gösterilmesi.

Dolantı

Konulu bir sahne eserinin akışı esnasında olayların "düğüm" noktası.

Dolap

Başa geç, tekrar baştan. Parçayı tekrar baştan alıp "fin" kelimesinin bulunduğu yere kadar tekrar icrâ etmek gerektiğini bildirir. Da capo (it.).

Dolgun

Destekli ve dolgun bir ifade ile icrâyı öngören nüans terimi. Nutrito (it.).

Dombra

Kazak Türklerinin müziklerinde kullandıkları bir telli çalgı. Gövdesinin üç köşe olması, perde bağlarının olması ve ipek veya mâdenden yapılmış olan tellerine tırnak değdirilerek çalınması sebebiyle Tacik, Özbek ve Kırgızların dütar adlı çalgılarıyla benzer; fakat dütardan bir miktar daha büyük olduğu belirtilmektedir.

Donanım

Bir müzik parçasının notasında, tonalitede yer alan değiştirici işaretlerin ve parçada ölçüyü belirleyen rakamların eser başlangıcında belirtilmesi. Birincisi tonal donanımı, ikincisi zaman donanımını içerir.

Doristi (=Doriyen)

Farâbî'ye göre Doriyun. Antik Yunan'ın ve milattan önce varlığını göstermiş diğer medeniyetlerin müzik kültürlerinde kullandıkları tahmin edilen bir ses dizgesi. Bu ses dizgelerine "mod" ismi de veriliyordu. Antik dönem müziğinde kullanılan/çıkartılan sesleri günümüzde ancak tahmin edebiliriz. Buna rağmen doryen, iyonyen, frigyen v.b isimler almış olan dizgeleri farklı kaynaklarda, sol anahtarlı porte üzerinde farklı seslerden oluşturulmuş dizgeler halinde görmemiz mümkündür.

Dost-Gâhî

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış bir birleşik makam. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Döğme Sazlar

Dönük

Çevrik. Çevrilmiş akorlar için kullanılır.

Dörderli

Dört zamanlı ölçü "dörderli ölçü"dür. 4 birbirine eşit değeri barındıran ölçüye dörderli ölçü denilir. Dörde bölümlü.

Dördübir/Dördül

Dört solo çalgı ya da ses için yazılmış eşlikli ya da eşliksiz bestelere denir. Ayrıca bu tür besteleri seslendirilen müzik topluluklarına da dörtlü ismi verilir. Kuartet.

Dörtleme

4 çalgı veya ses için yazılmış müzik eserlerine Klâsik Türk müziğinde verilen isim.

Dörtlü

1. Dört yanaşık sesten oluşan dizi.
2. İki sesin arasındaki mesafenin dört perde olduğu aralık.

Dörtlüler

Klâsik Türk müziğinde makam dizilerini (veya çeşnilerini) meydana getiren dört sesten mürekkep kalıp dizilere verilen isim. Çârgâh, Bûselik, Kürdî, Rast, Uşşak ve Hicâz dörtlüleri basit makamların oluşumunda temel faktör olan tam dörtlüler; Sabâ, Müsteâr, Nişâbur dörtlüleri ise aralık ilişkileri bakımından ayrı bir kategoride yer alan ve birleşik makamların oluşumunda yer alan dörtlülerdir.

Döşeme

Her hangi bir şiiri melodi ile uyumlu hale getirmek; şiiri söze uyarlamak.

Dövmek

Telli çalgılarda çalgının göğsüne parmakla vurmak; vurmalı çalgılarda ise elle veya tokmakla ana vurguları yapmak.

Dövülgenler

Vurmalı çalgılar. Bkz. Depki Çalgılar.

Dramatik müzik

Konuları dramatik içerikli olan müzik eserleri. Dramatik içerikli bir konuyu seslendirmek için yazılmış olan besteler.

Dramatik Soprano

Güçlü ses tekniği ve sahne yeteneği ile seyirciyi etkileyen kadın ses sanatçısı.

Duâ

1. Klâsik Türk şiiri ve müziğinde bir tür.
2. Bazı Semahların giriş bölümü.

Dudak Değmez

Kuzey Anadolu âşıklık geleneğinde, karşılıklı en az iki aşığın karşılıklı söyledikleri şiirler içinde, b, p, m, gibi sessiz harflerin kullanılmayarak birbirlerine karşı üstün gelmeleri doğrultusunda yapılan yarışma. Âşıklar bu harfleri söylediklerinde yenilmeleri için dudaklarının arasına bir iğne yerleştirirler ki dudak değmez terimi buradan gelmektedir.

Durak

1. Bir ezgi bütününün karar verdiği ses. Tonik, eksen ses. Karar perdesi. Bkz. Karar
2. Klâsik Türk müziğinde sözlü, dinî form. Yaratanı öven, kaside tarzında yazılmış şiirlerin Durak Evferi usûlüyle bestelenmesi sonucunda meydana getirilmiştir.

Durak-Evferi

Klâsik Türk müziğinde kullanılan 21 süreli büyük usûl. Türk Aksağı ve dört adet Sofyân usûlünün birleştirilmesiyle meydana getirilmiştir. Bugüne kadar sadece dinî müzik eserlerinde rastlanmış bir usûldür. Na't, durak, tevşih ve mersiyelerde kullanılmıştır.

Durgu

Durak noktası. Kadans, karar. Uzatkı. Bir eserde ses hareketinin bir süre askıya alınmasını gösteren işaret. Uzatma anlamındadır.

Duruş

Pozisyon; Yatım.

Dutar (=Dütar)

Asya Türkleri arasında kullanılan iki telli, uzun saplı elle ve mızrapla çalınan bir halk çalgısı.

Duvaz (Duvaz İmam)

Alevi-Bektaşî inanç sisteminde, konu itibariyle içinde 12 İmam'ın isimlerinin geçtiği çoğunlukla koşma biçimindeki şiir türü. Duvaz imamlar her yörenin kendine özgü müzik geleneğinin bir parçası olan ezgi kalıplarıyla icrâ edilirler.

Duygu

Duygusal bir ifade ile. Sentimento (it.).

Duygusal aksan

Müziğin ifadesinde etkili olması bakımından seslendirilmesi gereken notalara verilen özel aksanlar.

Duygun nota

Majör ve minör her iki modun dizilerinde yedinciye duygun nota veya çekilimli nota denir. Tonikanın bir diatonik alt tarafında bulunur. Çekilimli nota. Yedinci kayan nota.

Dübeyt

Kuzey Anadolu âşık müziği ve edebiyatında bir şiir ve müzik biçimi.

Düblek

Bkz. Dümbelek.

Düdük

Türk halk müziğinde kullanılan 6 veya 7 perde deliği olan üflemeli bir çalgı. Küçük boy kavallara da bu isim verilir. Daha çok söğüt ağacının dallarından çocuklar tarafından oyuncak olarak yapılır ve çalınır. Ağaçtan oyularak yapılan düdükler varsa da bunlara Dilli Düdük ya da Kaval denilir. Evliya Çelebi'nin Seyahatnâmesi'nde belirttiği üzere 17. yüzyılda İstanbul da pek çok icrâcısı ve çeşidi mevcuttur. Kaba düdük, Yelli düdük, Arabî düdük, Çığırtma düdüğü, Macar düdüğü, Mehter düdüğü, Mızmız (Mizmar) düdüğü, Dangilü düdüğü ve Tulum düdüğü bunlardan tespit edilmiş olanlarıdır. Günümüzde halk arasında özellikle çocuklar arasında yaygın bir çalgıdır.

Dügâh

1. Orta sekizlideki la sesine verilen isim.
2. Klâsik Türk müziğinde kullanılan birleşik makam. Dügâh (la) sesi üzerindeki Sabâ makamı dizisine yegâh (re) sesi üzerine aktarılmış Nev'eser makamı dizisinin bir kısmının eklenmesiyle meydana getirilmiştir. Çıkıcı bir seyir özelliğine sahiptir.

Dügâh-Buselik

Klâsik Türk müziğinde kullanılan Dügâh makamı çeşidi. Dügâh makamının temel dizisine Bûselik beşlisinin eklenmesiyle meydana getirilmiştir. Karar sesi dügah (la), güçlü sesleri sabâ yani bugünkü hicâz (bakiye bemolü almış re) ve çargâh (do)'tır.

Dügâh-ı Acem

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış birleşik makam. Dügâh makamının temel dizisine Acem makamının eklenmesiyle meydana getirilmiştir. Buradaki dügâh makamı günümüzde kullanılan Uşşak makamı dizisi ile aynıdır. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Dügâh-ı Hicâz

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış birleşik makam. Uşşak makamı dizisi ile Hicâz makamı dizisinin birbirine eklenmesiyle meydana getirilmiştir. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Dügâh-ı Kadîm

Klâsik Türk müziğinde kullanılmış birleşik makam. Bazı teorisyenler tarafından bugün kullandığımız Uşşak makamı dizisiyle (Bkz. Uşşak) benzer özellikler taşıdığı belirtilmiştir. Günümüze örneği ulaşmamıştır.

Dügâh-Mâye

Klâsik Türk müziğinde kullanılan Dügâh makamı çeşidi. Dügâh (la) sesi üzerine aktarılmış Uşşak makamı dizisine segâh (koma bemolü almış si) sesi üzerindeki Segâh makamı dizisinin ve son olarak tekrar dügâh sesi üzerindeki Uşşak makamı dizisinin eklenmesi ile meydana getirilmiştir. Çıkıcı bir seyir özelliğine sahiptir. Karar sesi dügâh (la)'tır.

Düğün havası

Anadolu'nun çeşitli yörelerinde düğün, kına, nişan vb. eğlencelerde çalınan çoğu oyun havası niteliğindeki ezgilerin tümüne verilen isim.

Düm

1. Klâsik Türk müziğinde usûlün kuvvetli zamanını belirtmek için kullanılan ses taklitli hece.
2. Davul, darbuka, kudüm vd. gibi çalgıların kuvvetli vurgusunun yapıldığı yüzü, kısmı.

Dümbelek

Darbuka benzeri vurmalı çalgının halk ağzındaki ismi. Çoğunlukla toprağın darbuka formuna getirilmesi suretiyle yapılan ve ağız kısmına deri gerilerek oluşturulan çalgı.

Düşme

1. Bir çalgının düzeninin normal akordundan kendi kendine pestliğe kayması, düşmesi.
2. İcra sırasında farkına varılmadan sesin kayması/düşmesi.

Düvaz-İmam

Bkz. Duvaz.

Düyek

Klâsik Türk müziğinde kullanılan 9 süreli küçük usûl. İki adet Sofyân usûlünün birleştirilmesiyle meydana getirilmiştir. 8/8'lik mertebesi büyük ve küçük hemen hemen her formda, 8/4'lük mertebesi ise peşrev, beste, şarkı ve ilâhî gibi formlarda kullanılmıştır.

Düz

1. 2 ve 4 süreli usûller ve bunların ritim kalıplarını ifade eden terim.
2. Tek bölümlü Halay, Bar türü oyunlara verilen isim.

Düzen

Akord. Telli çalgılarda -özellikle de bağlamalarda- tel gruplarının birbirleriyle ilişkilendirilerek uyumlu hale getirilmesi.

Düzenleme

1. Bir ezgiyi asıl halinden (orijinalinden) farklı ya da daha çeşitli bir çalgı grubuna göre düzenlemek. Aranjman
2. Bir ezgiyi, başka bir müzik türüne uygulayarak yeniden inşa etmek.

Düzenlemek (=Düzen vermek)

Çalgıyı akort etmek, telleri birbirleriyle uyumlu hale getirmek.

Düzendışılık

Seslerin armoni kurallarına aykırı olması. Disharmoni veya Dissonanz da denilir.

Düzenleyici

1. Mesleği çalgıları akord etmek olan kişi. Akordör.
2. Bir ezgiyi düzenleyen kişi, Aranjör. Düzenlemeci de denir.

Düzüm

Türk müziğinde usûlleri meydana getiren, kuvvetli ve zayıf olmak üzere çeşitli vuruşların sıralanmasıyla oluşan bir nevi vuruş grubu veya usûl parçasına verilen isim.