BESTECİ VE İCRACILAR

MEHMED SUPHİ EZGİ

(1869-1962) Türk musiki bilgini ve besteci Ezgi, Türk musikisinin ses sistemini bilimsel bir temele dayandırmaya çalışmış ilk kuramcılardandır.

İstanbul’da doğmuş, 12 Nisan 1962'de aynı kentte ölmüştür.1892'de Askeri Tıbbiye'den mezun olmuştur.

Beş yaşında, mahalle mektebinde ilahicibaşı olarak musiki yeteneğinin ilk belirtilerini gösterdi. On bir yaşında Muzika-i Hümayun kolağası Tahsin Bey'den keman dersi almaya başladı. Kanuni Hacı Arif Bey' den Batı notası öğrendi. Zekai Dede Efendi ile Medeni Aziz Efendi'den 50 dolayında klasik fasıl; Rauf Yekta'dan da, pek az kimsenin bildiği, işaretli Hamparsum notasını öğrendi. Kozyatağı Rufai Tekkesi Şeyhi Abdülhalim Efendi'den hem sinekeman ve tambur dersi aldı, hem de ondan dinsel ve din dışı sözlü yapıtlarla 100'e yakın saz eseri öğrendi. Fahreddin ve Celaleddin dedelerden ise Türk musikisinin ses sistemiyle ilgili kuramsal bilgiler edindi. Müzikolojiye ilgi duymasında bu iki Mevlevi Şeyhinin büyük etkisi oldu; dinsel yapıtlar dağarcığını gene onların yardımıyla zenginleştirdi. Böylece, çok geniş bir repertuarı doğrudan doğruya dönemin ustalarından dinleyerek öğrenmiş oldu. Ayrıca bir süre Edgar Manas'tan Batı müziği dersleri de aldı.

Ezgi, Türk musikisinin ses sistemini, klasik yapıtların yapısını birçok yönleriyle incelemiştir. Rauf Yekta ve Sadettin Arel'le birlikte, geleneksel Türk musikisinin ses sistemini çağdaş ölçülere dayanarak açıklamaya çalışmış ilk kuramcılardan biridir. Üzerinde yıllarca çalışarak notaya aldığı yapıtları unutulmaktan kurtardığı gibi, işaretli Hamparsum notasıyla yazılmış olanları Batı notasına çevirerek gün ışığına çıkarmıştır.

Ezgi, bir sekizinci oktavda neden 25 ses ile 24 eşit olmayan aralık bulunduğunu bilimsel bir temele dayandırmaya çalışmış, Arel'le birlikte, bugün kullanılan nota yazısının oturduğu sistemi belirlemiştir. Bu nedenle, "Arel-Ezgi Sistemi" diye de anılan bu notalama yöntemi Ebced, Hamparsum ve Batı notasının yazımında varolan birçok aksaklık ve hatayı gidererek, gerek yapıtların yazımında, gerekse musiki öğretiminde bir birliğe varılmasını sağlamıştır. Amelî ve Nazarî Türk Musikisi adlı eseri bir baş yapıt niteliğindedir.